Kalbin secdesi, âzaların secdesi gibi değildir. İnsanın âzaları, yüzü ve elleri secdeye gider. Burası açık. Fakat âzalar secdeye gittiği gibi secdeden gelir de. Yani insan ne kadar secdeye kapanıyorsa, o kadar da secdeden kalkar. Kalkamayacak olduğunu bilen kaç kişi secdeye gider?
Azalar kalkabildikleri sürece secdeye kapanırlar. Kalp ise kalkmamak üzre ve kalkmamak niyetiyle secde eder. Bir kere secdeye kapanmaya görsün, bir daha kalkmaz, kalkmayı istemez, beceremez de zaten.
Ey talib, asıl marifet kalbin secdesidir, âzaların secdesinden maksad da kalbi secdeye davettir.
Sen bak bakalım, kalbin hiç secde ediyor mu?
Nedir secde, diye soruyorsun.
Bir kere daha söyleyeyim: Secde hiç olmaktır, hiçleşmektir.
Hiçleşmek ise, asla bir daha kalkamayacağın bir biçimde yüz sürmektir toprağa!
Sen bu secdenin izini, alınlarda değil, kalplerde ara!
Eğer bir kalpte bu türden bir secdenin izini buluyorsan, hiç tereddüt etme, yüz süreceğin toprağı bulmuşsun demektir.
O haldeyken bırak kalbin o kalbe secde etsin!
Dücane Cündioğlu
Dücane Cündioğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder